­

Jack Reacher: Asla Geri Dönme

Salı, Haziran 13, 2017


    Aksiyon filmleriyle kendisinden sıkça söz ettiren Tom Cruise, Jack Reacher serisiyle yoluna hız kesmeden devam ediyor. İlk filmindeki enerjisinden hareketle ikinci filmi oldukça iddialı bir duruşa sahipti. Jack Reacher: Asla Geri Dönme filmi, yazar Lee Child’ın dünya çapında 100 milyon satışa ulaşan, çok satan Jack Reacher dizisinin 18. Romanı Jack Reacher: Asla Geri Dönme kitabına dayanıyor.

Temel olarak birtakım haksızlıkların önüne geçmek ve gerçek adaleti ortaya çıkarmayı ele alan filmimiz, konu olarak ilgi çekici pek bir şey sunmuyor. Seçkin bir askeri polis biriminin komutasından istifa ettikten yıllar sonra efsane eski binbaşı olarak anılan Jack Reacher (Tom Cruise), arkadaşı ve halefi Binbaşı Susan Turner (Cobie Smulders) casuslukla suçlandığında bıraktığı hayatına geri dönüyor. Susan’ın haksız durumdan kurtarmak ve eski askerlerin öldürülmesinin ardındaki gerçek suçluları bulmak Jack Reacher için bir görev haline geliyor.

Filmin yönetmenliğini Edward Zwick yapmış. Kendisi daha önce Glory, Son Samuray gibi filmlerin yönetmenliğini yapmış. Aksiyon filmi konusunda yeteri kadar başarılı görmedim kendisini. Aksiyon filmlerinin o maceraperest havası filmde hiç yoktu neredeyse. Klasik bir aksiyon filmi dışında isteneni izleyiciye veremiyor. Peki ama neden? Çünkü Tom Cruise mimiksiz bir şekilde oyunculuk performansı sergilediği için vermek istediği duyguyu izleyiciye geçiremiyor. Senaryoda da eksikliklerin olduğunu düşünüyorum.

Olayları birbirine bağlama açısından zaman zaman tıkanan bir durumu var filmin. Özellikle Jack Reacher’ın kızıyla olan ilişkisinin filme katkısı çok az. Yani yönetmen hem baba- kız ilişkisini hem de adalet peşindeki Reacher’ı anlatmak istiyor. Bu iki durum filmin terazisini bozuyor. Çünkü bir tarafa daha ağırlık vermek zorunda. Hal böyle olunca baba-kız ilişkisi yarım yamalak yaşanıyor.

Aslında bu film daha iyi ele alınabilirdi ama yönetmenin çekim yöntemi, olaylara bakış açısı yeteri kadar iyi değil. Hal böyle olunca ortaya vasat bir film ortaya çıkıyor. Bence bu tamamen yönetmen ve senaryodan kaynaklanıyor. Tom Cruise’un da biraz etkisi var tabii ama yönetmenin hata payı daha fazla.Film bize hem arkadaşını iftiradan kurtarmak hem de öz kızı olduğu iddia edilen genç bir kızı korumak isteyen bir adamı anlatıyor esas olarak. Ancak filmin kurgusu ve senaryonun vasatlığı filmin asıl değerini ortaya çıkaramıyor bir türlü. Robie Smulders, Susan rolüyle oldukça iyi bir duruş sergilemiş. Filmin erkek egemen anlayışına aykırı davranması, kadın kimliğinin gücünü öne çıkarmış. Bu açıdan film iyi bir mesaj veriyor. Jack ve Susan arasındaki tuhaf ilişki bir türlü netliğe kavuşmuyor. Sevgili olma yolunda olmalarına rağmen bir türlü birbirlerine açılamıyorlar. İzleyici doğru düzgün duygusal sahne bile göremiyor film boyunca.

Sürekli bir kovalamaca olması filmi dinamik yapan unsurlar arasında ancak tatsız bir kovalamacaydı bana göre. Çünkü ortada bir heyecan unsuru yok. Bir suikastçı tarafından öldürmek istenen bu ikili, zorlu yolculuklar geçiriyorlar. Heroes Reborn dizisinden tanınan Danika Yarosh, Jack Reacher’ın kızı rolünde izleyici karşısına çıkıyor. Kendisi olayların sonuç bölümünde yer aldığı için film boyunca kendisini pek gösteremiyor.

Günümüz aksiyon filmlerinin yanında bu film bekleneni veremiyor ne yazık ki. Filmin aksiyon dozu ortalamanın altında kaldığı için zaman zaman izleyici sıkabiliyor. Aksiyon filminin birdenbire aile melodramına dönüşmesi böyle hissetmelerinin bir başka sebebi olabilir.

Açık konuşmak gerekirse bu film son zamanlarda çıkan aksiyon filmlerinin yanında demode kalıyor. Yani filmin sonunun iyi olacağını daha izlerken tahmin edebiliyorsunuz. Jack Reacher’ın felsefesi filmde yok. Bu çok büyük bir eksiklikti. Bu adam ne için yaşıyor? Neye karşı? Hayata karşı duruşu nedir bilmiyoruz. Bu bilinmezlik karakteri yakından tanımayı da engelliyor.

 Sinematografik olarak oldukça zayıf, tamamen ‘’izle ve geç’’ mantığıyla yapılmış bir filmdi bana göre. Karakterlerin yeteri kadar filmde kendini gösterememeleri, olayların kopuk bir şekilde yaşanması ve bir türlü aksiyon ritmini tutturamaması, filmin olumsuz yönlerinden birkaçı.

Tom Cruise’un donuk oyunculuğu da filmi aşağıya çeken detaylar arasında. Bu filmde Jason Statham oynasaydı daha iyi bir sonuç alınabilirdi. Aksiyon filmleri için yaşlandığının sinyallerini mi veriyor acaba Tom Cruise bu filmde? Çünkü ele avuca sığacak hiçbir şey yok filmde. Beklentileri düşük tutup izlenildiğinde belki sevebilirsiniz ama ben sevemedim açıkçası. Daha iyi bir film olabilecekken değerini izledikçe yavaş yavaş kaybettiren bir yapımdı bana göre.


Sırf filmde bir Hollywood starı oynuyor diye o filmin güzel olacağını düşünmek biraz yanlış bir düşünce. Çünkü bu filmde konu veya senaryo değil oyunculuğunun popülaritesi ön plana çıkarılmış. Tom Cruise’un popülerliği sayesinde ucuzluk kokan gişe filmi yapmayı denemiş yönetmen ama becerememiş. Güzel başlayıp kötü bitti. Filmi izledikten sonra keşke daha iyi yapılsaydı diye düşünmeden edemedim.
Filme puanım: 2/5

Filmin Fragmanı

You Might Also Like

0 yorum

Subscribe