O AN: Raw
Pazartesi, Ekim 30, 2017
Fransız
yönetmen Julia Ducournau’nun ilk uzun metrajlı filmi olma özelliğini taşıyan
Raw, aykırı duruşuyla geçen yılın en tartışılan filmlerin arasındaydı. Kimi
izleyicinin beğenisini kazanırken kimi izleyicinin de nefretini kazanan bir
yapım oldu. Ducournau, bu filminde Justine karakterinin derinlemesine irdeleyip
onun oldukça zorlu geçen büyüme hikayesini anlatıyor bizlere.
Justine, birçok
izleyici için empati kurulması zor bir karakter. Film boyunca onun kendini
bulması ve kendi vahşiliğinin farkına varma süreci oldukça sancılı bir şekilde
gerçekleşiyor. Yaşadığı tecrübeler bizleri onun asıl kimliğine bir basamak daha
yaklaştırıyor. Julia Ducournau’nun başarısının sırrı kuşkusuz yansıtacağı
karakteri iyi tanımasından kaynaklanıyor.
Bu sahne filmin
gidişatı için oldukça önem taşımaktadır. Ayna karşısında sözleri oldukça
rahatsız edici bir şarkıyla dans eden genç bir kızı görüyoruz bu sahnede.
Justine’in kendi gerçekliğinin daha fazla farkına vardığını fark ediyoruz.
Başlangıçta gördüğümüz Justine’den tamamen farklı birine dönüştüğünün belki de
en somut hali bu sahnede gizli.
Bu sahnede Justine
narsisizmin doruklarını yaşamaktadır. Aynaya bakması onun kendi benliğini
hatırlamasına yardımcı olur. Bu yüzden ayna onun için bir kendini keşfetme
araçlarından birisidir. Ayna onun kendi kimliğini tanıması ve benimsemesi
konusunda oldukça büyük önem taşır. Onun sahnenin başlangıcındaki ürkek duruşu
bir süre sonra narsistliğe dönüşür. Bu durum karakterimizi bambaşka bir boyuta
taşır. Aynaya bakması o anda olduğunu ve anı yaşadığını ifade eder. Çünkü özne
bizzat oradadır. Ayna şimdiki zamanı temsil eder çoğu zaman. Dolayısıyla
Justine o anda kendi kimliğini keşfetmeye daha çok yaklaşmıştır. Hatta bir
kabullenme aşamasına geçtiğini bile söyleyebiliriz
Şarkı sözlerine
baktığımızda oldukça rahatsız edici içeriğe sahip olduğunu fark ediyoruz. Bu
şarkı sözleri filmin rahatsız edici yönünü kısmen de olsa yansıtmaktadır. Belki
de karakterimizin bilinçaltındaki düşünceleri bizler şarkı sözleri aracılığıyla
fark ediyoruz. Justine aykırı bir karakter olduğu için düşüncelerinde de
birtakım aykırılıklar gizli olabilir. Bu noktada bu şarkı sözlerinin onun
bilinçaltının izlerini taşıdığını söyleyebiliriz.
Kalıplara sığmayan karakter: Justine
Büyük bir şevkle aynı
karşısında kendisine bakarak dans etmesi hatta aynaya öpücükler kondurması onun
kendi benliğini kabul ettiğini gösteriyor bizlere. Bilinçaltında kendini bir
türlü kabullenemeyen Justine’nin artık kendini kabullendiğini ve kendisiyle
barışık olduğunu görüyoruz.
Aynayı şehvetle öpmesi
yine kendini sevmeye başladığının ve cinselliğe duyduğu açlığın sinyallerini
veriyor bizlere. Justine’in bu şehvetli hali onun cinselliğe karşı bakış
açısını da yansıtmaktadır. Ablasının kıyafetini giymesi yine iyi bir ayrıntı
olarak göze çarpıyor. Buradan yola çıkarak Justine’in ablasının yolundan
gittiğini veya ablasına dönüşeceğini söyleyebiliriz. Abla – kardeş insan etine
duyduğu açlık konusunda birbirlerine oldukça benzer özellikler taşımaktadır.
Şarkı eşliğinde dans
etmesi onu bambaşka bir boyuta taşıyor. Sanki Justine kendine ait bir dünya
kurmuş ve orada istediği gibi hareket ediyor. Bu yüzden kendine ait bir
dünyanın içinde dans etmeye devam eder ta ki ablasının sesini duyana kadar.
Ablasının sesini duymasıyla kendi dünyasından kopup gerçekliğe geri döner.
Yukarıda bahsedilen sahne budur:
0 yorum