Mother!: Dağınık, Biçimsiz, Travmatik Bir Kaos
Cumartesi, Ekim 07, 2017
Son yıllarda Bir Rüya
İçin Ağıt, The Fountain, Black Swan gibi önemli filmlere imzasını atan yönetmen
Darren Aronofsky bu sefer olay yaratan yeni filmi Mother! İle beyaz perdeye
geri dönüyor. Filmin oyuncu kadrosunda Jennifer Lawrence, Javier Bardem, Ed Harris,
Michelle Pfeiffer gibi önemli isimler yer alıyor. Senaryosunu bizzat kendisi
yazan Aronofsky, bu sefer izleyicilere farklı bir hikâyeyi sunmayı amaçlıyor.
Prömiyerini Venedik
Film Festivali’nde yapan Mother! filmi izleyenleri ikiye böldü. Eşiyle toplumdan
uzak sakin bir hayat süren kadın (Jennifer Lawrence), eve gelen davetsiz bir
misafirle gerilim dolu bir ortamın içinde bulur kendisini. Kadının eşi (Javier
Bardem) davetsiz misafire karşı olumlu bir tavır sergilerken, karısı adama
şüpheyle yaklaşır.
Davetsiz misafir olan
adam, eşini de yanına çağırınca ortaya bir aile draması çıkar. İç içe geçmiş
hikayelere tanık oluyoruz filmde. Aile içinde yaşanan bu drama, birtakım
travmatik sonuçlar doğurur ve ev sahibi olan kadın bu durumdan fazlasıyla
etkilenir. Bu olaydan sonra film bambaşka bir yöne doğru sürüklenir.
Mother! filminde
olaylar tek mekânda gerçekleşir. Bu durum filmin boğucu bir atmosfere sahip
olmasına neden olmuş. Filmin genelinde kadın karakterinin bakış açısını
yansıtmıştır yönetmen. Kamera açılarına baktığımız zaman kadının gösterildiği
anlarda kamera kadrajının oldukça dar olduğunu görürüz. Oysa eşinin görüldüğü
sahnelerdeki kamera kadrajları oldukça geniştir. Bu durum kadının sıkıntılı
halinin yansımasıdır. Aronofsky, kadına yönelik yakın plan çekimler kullanarak
onun yaşadığı içsel sıkıntıyı ifade etmeye çalışır.
Aronofsky’nin filmin
genelinde soluk ve yer yer koyu renkleri tercih ettiğini görüyoruz. Bu durum
filmin sancılı hikayesini yansıtıyor belki de. Filmin sıkıntılı olduğunu
söylemek mümkün. Çözülemeyen sıkıntılar daha büyük sıkıntıları da beraberinde
getiriyor zamanla. Kar topunun gittikçe büyümesi gibi filmde yaşanan sorunlar
da ilerledikçe işin işinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Jennifer Lawrence
oyunculuk anlamında başlangıçta yavan bir profil çiziyor. Yaşanan travma
sonrasında performansında gelişme kaydediyor. Özellikle travma anındaki
hislerini izleyiciye yansıtma konusunda başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Aynı
şey Javier Bardem için söylemek çok zor. Filmin genelinde umursamaz, sevimsiz,
gereksiz, sinir bozucu bir koca profili çiziyor kendisi. Lawrence ile karakter
bağlamında uyumsuz bir birlikteliğe ortak olmuş. Yan roldeki Michelle
Pfeiffer’nin oyunculuğu bile Javier Bardem’den oldukça iyi bir şekilde yansımış
filme.
Hayran Kültürünün Birey
Üzerindeki Etkisi
Aronofsky bu filminde
birey üzerinden toplumdaki hayran kültürünü eleştirmektedir. Bu hayran
kültürüne sahip yabancı insanların bir süre sonra kontrollerini kaybedip
Vandalizm’in etkisine kapıldıklarını görüyoruz filmde. Yabancı kavramının insan
hayatındaki yerini sorgulatıyor bizlere yönetmen.
Filmin ilk yarısı
oldukça yavan ve isteksiz bir şekilde geçiyor. Ortalarına doğru ise büyük bir
yükselme yaşadıktan sonra ortalamanın altında bir sonla noktayı koyuyor
Aronofsky.
Genel havasındaki
boğucu atmosfer izleyicilerin filme olan dikkatini olumsuz bir şekilde
etkileyebilir. Sıklıkla bahsedilen gerilim ve dram kendini fazla hissettirmiyor
bu filmde. Gereksiz dram sahneleri filmin inandırıcılığını baltalıyor adeta.
Anneliğin kutsallık
olgusunu tamamen değiştiğini görüyoruz filmde. İnsanların hamile kadına olan
bakış açısının beklenmedik bir şekilde farklı bir davranışa sebep olduğuna
tanık oluyoruz. Her toplumda kabul gören anneliğin kutsallığı ve annenin
dokunulmazlığına ilişkin genel geçer kuralı yıkmak istemiştir. Bunu yaparken
acımasız yönünü ortaya koymuş.
Aronofksy aslında iyi
bir film yapmayı amaçlamış ancak bu amacını gerçekleştirme konusunda pek
başarılı olamamış gibi görünüyor. Birdenbire patlak veren kaos, filmin buhranlı
atmosferini yerinden etse de daha sonra kafa karıştırıcı bir perspektifle baş
başa bırakıyor bizleri. Olayların hızlı bir şekilde bambaşka bir duruma
evrilmesi filmin dengesiz bir ruh hali içinde olduğunu kanıtlar nitelikte
adeta.
Yönetmenin metaforları
sıklıkla kullandığını söyleyebiliriz. Bu metaforlarla çeşitli olgulara işaret
etmekte. Kaos ortamına tanık olmak zorunda kalan kadının yaşadığı psikolojik
buhran başarılı bir şekilde yansıttığını söyleyebiliriz. Olayların tek mekânda
geçmesi filmin sinematografik anlamda olumsuz yönde etkilemiştir. Yönetmenin bu
açıdan eksik çalıştığını söyleyebiliriz.
Yönetmenin filmde
kullandığı eril hegemonya kadının isteklerini sınırlandırmıştır. Sürekli
erkeğin dediğinin yapılması veya erkeğin sözü geçmesi kadının arka planda
kalmasına neden olmuş. Dışarıdan mutlu bir çift olarak görülseler de aslında
aralarında büyük bir iletişimsizlik olduğunu görüyoruz filmde. Kadın anlaşılmak
için çaba sarf ettiğini ancak adamın inatla gizemli kalmayı ve kadına karşı
mesafesini korumayı tercih ettiğini görüyoruz. Kadının ev hakkındaki pozitif
düşünceleri bir süre sonra adamın etrafına karşı takındığı rahat tavırlar
yüzünden anında yok olur. Kadın evi cennete çevirmek isterken adam evi kaos
ortamına dönüştürmek ister. Kadının geçirdiği histerik krizler filmin yapısına
uyum sağlasa da cevaplanmayan soruları da beraberinde getirir.
Black Swan ile birlikte
etkileyici bir çıkış yapan Aronofsky, Mother! filmiyle hayal kırıklığı yaşattı
adeta. Neresinden bakarsanız bakın beklentinin altında bir film ile karşı
karşıyayız. Ne doğru düzgün senaryo var ne de sinematografi var. Karakter
derinliği bile yok. Olay örgüsü bir süre sonra koptuğu için artık isteseniz de
adapte olamıyorsunuz filme. Yaşanan kaos ortamın baştan savma ve aceleci bir
yapısı var. Yönetmen bu noktada alışılmışın dışına çıksa da bu durumu başarılı
bir şekilde yansıttığını söylemek çok zor.
İddialı bir kadroya
sahip olmasına rağmen Mother! ne çok iyi ne de çok kötü bir film. İzleyende
sadece ‘’Ben şimdi ne izledim?’’ sorusunu sormaktan başka bir şey katmıyor ne
yazık ki. Black Swan’da kusursuzlukla harmanlanmış sağlam yapı bu filmin
kıyısından bile geçmiyor. Filmi izlemek için şans verilebilir ancak çok da
beklentiye kapılmamakta fayda var.
Hamiş: Bu yazım perasinema'da yayımlanmıştır.
Filmin Fragmanı
0 yorum