Modern zaman masalı: La La Land
Cumartesi, Nisan 22, 2017
74. Altın küre ödül töreninde 7 dalda ödüle
layık görülen La la land / Aşıklar Şehri, izleyiciyi pozitif ışıltısıyla etkisi
altına alan iddialı bir film. Whiplash filmiyle kendinden oldukça söz ettiren
Damien Chazelle bu filmde yine başarısını ispatlamış. Klişe bir konuyu
rengarenk bir ortamda bambaşka bir boyuta taşıyor. Emma Stone ve Ryan
Gosling’in başrollerini paylaştığı la la land filmi beklentinin üzerinde bir
başarı sergilemiş.
Başarılı bir oyuncu
olmak için her türlü fırsatı değerlendirip oyuncu seçimlerine katılan Mia ve
kendi caz kulübünü açmak için çalmaktan asla vazgeçmeyen caz tutkunu
Sebastian’ın yolu hiç ummadıkları bir anda kesişiyor. İkisinin ortak noktası
hayallerine olan tutkularıydı. Hayallerine o kadar inanmışlardı ki onları
gerçekleştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Emma Stone’un
oyunculuğu oldukça başarılıydı. Özellikle şarkı söylediği kısımlarda sesini
doğru bir biçimde kullanmayı başarmış. Ryan Gosling ise karizmasından hiç ödün
vermemiş. Piyano başına her oturduğunda harikalar yaratma konusunda oldukça
ısrarcı görünüyordu.
Açıkçası yönetmenin
kolaycılığa kaçtığını düşünüyorum biraz bu filmde. Whiplash’da olduğu gibi bu
filmde de caz müziğini tercih etmiş. Yönetmenin cazı sevdiği bariz belli ama
her filmde bunu kullanması bir süre sonra kabak tadı vermeye başlıyor.
La la land filminin
görselliği oldukça güçlüydü. Filmin her sahnesi adeta bir fotoğraf karesi kadar
mükemmeldi. Herhangi bir sahnenin fotoğrafını çekseniz aradaki fark hiç
anlaşılmaz. Filmde kullanılan renkler muazzam kaliteye sahipti. Sinematografik
açıdan iyi bir film olsa da senaryo konusunda aynı başarıyı elde edememiş bana
göre. Bu durum klişe bir konudan kaynaklanıyor olsa gerek.
Hayallerine kavuşmak
için çabalayan bir kız, onu delicesine seven bir erkek, hayallerine kavuşmak
için birbirinden ayrılmak zorunda kalan bir çift. Bütün bunlar çok tanıdık
gelmiyor mu? Bu konu neredeyse çoğu filmde yer alıyor. Yönetmenin başarısı
bundan sonra devreye giriyor. Kullanılan müzikler, renkler, kostümler,
mekanların ambiyansı filmi klişe olmaktan uzaklaştırıyor bir nebze.
Bu film müzikal mi
değil mi diye çok konuşuluyor şu sıralar. Ben müzikal olduğunu düşünmüyorum.
Filmin başlangıcı zaten başlı başına bir fiyasko. O açılış sahnesini başka
filme koysanız inanın hiç sırıtmaz. Bu noktada yönetmenin hata yaptığını
düşünüyorum. Müzikal olmasaydı hiçbir şey değişmezdi.
Müzikalleri sevmediğim
için müzikal sahnelerinde oldukça sıkıldım. Bu sahnelerin filmin canlılığına
yapaylık kattığını düşünüyorum. Demek istediğim çok yapay geldi bana o danslar.
Dans sahneleri olmasaydı daha derli toplu bir film olacağını düşünüyorum.
Yönetmenin Oscar için
böyle bir film çektiği çok belli. İnsanı tamamen etkisi altına almak için
tasarlanmış renkli bir balon la la land filmi. ‘’Aa evet her şey çok güzel,
şahane hayat, mutlu ol’’ tarzında ince mesajlar vermeye kalmasa daha güzel
olurdu. Çok pozitif olmasını biraz rahatsız edici buldum. Bir filmi güzel yapan
şey kendisi hakkında oldukça sık söz ettirmesidir. Yani bir film aklınızda ne
kadar çok yer edinirse o kadar başarılı bir filmdir. La la land başarılı bir
film mi peki? Teknik anlamda başarılı olduğu çok açık ancak sabun köpüğü
kıvamında bir senaryosu olduğu için o da zamanla unutulacak sınıfında yer
alıyor. İnsanlar ‘’aa evet böyle film vardı ve çok güzeldi’’ demekten başka bir
şey demeyecek bu film için.
La la land filmi
başarısını neye borçlu?
İzleyicisine
hissettirdiği pozitif izlenimlere borçlu kuşkusuz. Sevdiğiniz insanla birlikte
huzur dolu dakikalar geçirmek için yapılmış bir film. Seyirci odaklı bir film
olduğunu düşünüyorum. Tamamen seyircinin mutlu olması için tasarlanmış sanki.
Bir film hem mutlu edip hem düşündürebilmeli oysa. Bu noktada filmin yeterli
olmadığını düşünüyorum. Filmin düşündürücü yönü oldukça kısıtlıydı.
Filmin müzikleri
kendisinden uzunca bir süre söz ettirecek nitelikte başarılıydı. Senaryosunun
daha güçlü olmasını beklerdim açıkçası. Yönetmen senaryodan kısıp görselliğe
yüklenmiş fazlaca. Filmi izlediğinizde bir beğeni algı oluşuyor zihninizde ama
filmden çıktıktan sonra bu beğeni tazeliğini koruyamıyor. Bu noktada kalıcı
olmadığını düşünüyorum
Mükemmel bir film değil
ama başarılı bir film olduğu bir gerçek. Bu noktada haksızlık yapmak yanlış
olur. Mükemmel olarak lanse ediliyor çoğu yerde ama o kadar mükemmel değildi bu
film. İnsanı mutlu eden, başarılı, renkli görüntüleriyle masallar diyarı
izlenimi veren klişe sosuna batırılmış sıcak bir öykü sadece bu. Anlayacağınız
fazla abartmaya hiç gerek yok.
Ben Mia ve Sebastian’ın
azmini çok beğendim. Filmde bu azim daha çok vurgulanmalıydı. Hayallerine
sığınan iki aşığın hikayesi bu. Birbirinden vazgeçmek zorunda kalmaları filmin
dramatik yönünü vurguluyor adeta. Filmin umut verici nitelikte olması da onun
başarılı olmasını sağlayan bir başka unsur. İzleciye umut aşılayan bir film la
la land.
Yönetmen son sahnelerde
alternatif bir son yaratarak seyircinin kafasındaki ‘’Acaba başka türlü nasıl
biterdi bu film?’’ sorusuna cevap veriyor adeta. Bu alternatif son fikrini
oldukça başarılı buldum. Yönetmenin yenilikçi tavrından kaynaklanıyor olsa gerek
bu fikir. La la land filminin sonu yeteri kadar vurucu bir etkiye sahip değildi
bana kalırsa.
La la land, modern
zamanın pamuk şeker kıvamındaki bir masal. İzleyende hoş duygular uyandıran,
senaryosunun içi oldukça boş, ödül hırsıyla yapılmış, müzikal dans sahneleriyle
yapaylık hissettiren bir film. Kendinizi dış dünyanın kirli gerçekliğinden
kurtarmak istiyorsanız, sinemada huzurlu ve keyifli bir vakit geçirmek
istiyorsanız fırsatınız varken bu filmi izlemenizi tavsiye ederim.
Beklentilerinizi çok yüksek tutmadığınız sürece filmden tatmin olacağınızı
düşünüyorum.
Keyifli seyirler
Filmin fragmanı
0 yorum